Allah (c.c.)’nin kullarına vereceği bela ve musibetlerin oranı, kullarını sevdiği ve makamına göre değişiklik arzedebilir. Önemli olan bu sıkıntı anlarında dahi Allahı anmaktan, teslimeyetten uzaklaşmamak, isyan etmemek, Allahtan gafil olmamaktadır.
En başta Rasulullah (s.a.v.)’in hayatında çektiği sıkıntılar ve Rabbine ilticası herkesin mâLumudur.
Yine Yunus (a.s.) balığın (balina) karnında dahi Allahı zikir ve ibadetten geri kalmamıştır. Yine Allahın kulları arasından seçmiş olduğu örnek şahsiyetlere vermiş olduğu sıkıntılara tevekkul ve sabırla yaklaşan Yusuf (a.s.), Eyyub (a.s.), İbrahim, Zekeriyya (alehimu’s selam) hep sıkıntıların büyüklerine muhatab kalmışlardır.
“Bir Müslümana herhangi bir musibet, bir sıkıntı, bir keder, bir üzüntü, bir eziyet, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken bile batarsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.” (Buharî, Mardâ,1; Müslim, Bir, 5)
– Allah kullarını imtihan eder. Özellikle “Allah’ı çok severim, imanım güçlüdür” diyenlerin bu iddialarını ispat etmeleri gerekir. Allah’ın kimi çok sevdiği konusu bizim meçhulümüzdür.
Allah’ın sevgisinin alameti, Allah’ı sevmektir. Allah’ı sevmenin alameti ise, emir ve yasaklarına riayet etmek, O’nun peygamberine uymaktır.
Bu konuda “(Resulüm! De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana(emirlerime) uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Al-i İmran, 3/31) mealindeki ayetin ifadesi çok açıktır.
Keza, “Allah katında sizin en üstününüz en takvalı (Allah’a karşı en saygılı) olanınızdır.” (Hucurat, 49/13) mealindeki ayette de Allah katında değer ölçüsünün takva olduğu bildirilmiştir.
Demek ki, her bela çeken: “Ben Allah’ın sevdiği kuluyum.” deyip de bunun üzerinden nazlanmaya kapılması olacak iş değildir…
Kuvvetli ihtimalle, imtihan gereği olarak sıkıntılara maruz kalan bazı kimseler hiç bir zaman Allah’ın sevgisini kazanamamışladır. Bunun alameti ise, gördüğü bazı sıkıntılardan ötürü Allah’a isyan etmek ve hak yoldan sapmaktır.
Demek ki, imtihanların sıkıntısı yüzünden hak yoldan sapanları “Allah’ın sevdiği kul” olarak değerlendirmek son derece yanlıştır..