Her şey zıddı ile bilinir…
Acı olmazsa tatlı,
Kötü olmazsa iyi,
Çirkin olmazsa güzel,
Ölüm olmazsa yaşam,
Yokluk olmazsa varlık,
Hastalık olmazsa sağlık,
Çileler ve hüzünler olmazsa
mutluluk,
Nasıl bilinebilir!
Çoğu zaman herkesin
hayattan nefret ettiği anlar olmuştur.
Bazen ölsem de kurtulsam dediğimiz anlar…
İşte böyle bir anda Azrail kapımızı çalsa ve ruhunu almaya
geldim dese,
Kaçımız buyur içeri deriz.
Biraz önce bıktım artık yaşamak istemiyorum
diyorduk, ama Azrail’e de kapıyı açmak istemiyoruz. Demek ki her şeye rağmen yaşamak istiyoruz…
Hayat standardı bizlerden daha zor
olanları düşüneceğiz, bizlerden iyileri
değil. İsyan etmek, bağırıp çağırmak, birilerinin
hayatına bakıp sürekli imrenmek veya kıskançlık krizlerine girmek çözüm değil!
Hayatın renklerini biz aramalıyız.
Hayat hep siyah-beyaz renklerden oluşuyor ve başka renk göremiyorsak,
Siyah ve beyazında bir renk olduğunu kabul edip bu iki
renkle mutlu olmaya çalışmalıyız.
Güzel görme, güzellikler bulma adına
çabalarımız olmalı! Değiştiremediğimiz şeyler içinde üzülmemeli
ve ruhumuza eziyet etmemeliyiz.
Kader defterinde bizim için uygun
görülen hayatı;
Kabul ederek,
Küsmeden, Onunla barışık yaşayarak,
Geçmişe hayıflanmadan,
Yapamadıklarımızı ve keşkelerimizi bir yana
bırakarak,
Umudunuzu kaybetmeden,
Mevcut hayattan mutluluğu nasıl sağabilirimin hesabının
yaparak,
Hayat yolunun bundan sonraki
kısmında güzellikler de, engellerde olabileceğini düşünerek,
Neden ve niçin’lerle boğuşmadan,
Hayattan çok şey beklemeden,
beklentilerimizi abartmadan,
Hayatın ellerini bırakmadan (nasıl
olsa o bizi bir gün bırakacak acele etme)
Bir kere dünyaya geldiğimizin, bir defa yaşama hakkımızın olduğunun, başka şans tanınmayacağının bilinci ile:
Kabulleneceğiz!
Yaşayacağız!
Güzelleştireceğiz!
Seveceğiz!
Mehmet Orhan Durdu